Mesajlar Etiketlendi ‘insanlık’

1)     13 yaşındaki bir kız 26 erkeğe seks için satılıyor.

2)     Mahkeme bunu kabul ediyor.

3)     Mahkeme şunu da diyor, N.Ç ‘ahlaken yaptıklarının farkında’ idi. Yani kendi rızasıyla bu erkeklerle birlikte olmuştu. Bu yüzden sanıklar 3-4 yıl arasında cezalar alıyorlar. ‘Reşit olmayan biriyle rızaen birlikte olmak’ suçundan. Kızı alıkoyan iki kadın ise 9 yıl hapis alıyorlar, ‘rızasıyla alıkoymak’ suçundan.

4)     Yargıtay da bu kararı onadı. Sadece bu suçu birden fazla defa işleyenlerin cezasını artırdılar. (daha…)

Terörün birçok tanımı var; kimi yapılış şeklinden yola çıkıyor, kimi amacından… Bu nedenle de içinden çıkması zor bir hale gelebiliyor. Ama terörü tartışmak yerine terörist kimdir sorusuna yanıt vermeye çalışınca, benim için, iş biraz daha belirginleşiyor: Terörist; masum, savaşın direkt olarak içinde yer almayan ve kendisini savunmayan insanları öldürendir.

O yüzden PKK bir terör örgütü mü diye tartışmak yerine, PKK içinde terörist var mı diye sorulduğunda bu konuya verilecek cevap çok daha güçlü, karşı çıkılması çok daha zor: PKK’nın içinde teröristler var. Ve önümüzdeki süreçte Kürtlere yapılmış olan haksızlıklar düzeltilmeye çalışılır, onların özgürlüğü ve hakları geliştirilir, kimliklerini yaşayabilmeleri için demokratik adımlar atılırken; aynı anda yapılması ve çözülmesi gereken bir sorun da bu teröristlere ne olacağıdır. En çok Abdullah Öcalan isminde simgeleşse de masum insanların ölümüne yol açan bu insanların geleceğine ne olacak?

Ama burada duralım.

PKK içinde bazı teröristlerin olduğunun kesinliği kadar açık olan bir başka gerçek de 90lı yıllara, belki sonlarına kadar, belki hala kendilerinin varlığı kabul edilmeyen bir ırk, bir millet, bir topluluğun olduğu. Kürt olduğunuzu düşünün, ya da Kürtseniz öyle düşünün. Bir ülkede yaşıyorsunuz. O ülkenin vatandaşısınız. Dedenizden, anneannenizden, atalarınızdan gelen kültürü açıkça yaşıyamıyorsunuz. Okulda, işyerinde, ‘kamusal alanda’ böyle olduğunuzu kabul edemiyorsunuz. Dilinizi konuşamıyorsunuz, belki zaten bilmiyorsunuz – çünkü öğrenecek bir ortam bulamıyorsunuz. Belki önemi yok diyerek ben Kürt kökenli bir Türk’üm, ben zaten Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, ya da hatta ben Türk’üm diyerek kendinizi bu çıkmazdan kurtarmak istiyorsunuz, bu da olmuyor. İster ailenizden dolayı, ister tipinizden dolayı, ister isminizden dolayı, ister şivenizden dolayı, ister doğum yerinizden dolayı illa ki Kürt olduğunuzda diretiyorlar. Bu diretme ile karşınızda her an sizi toplumsal ya da fiziksel bir lince uğratmaya hazır insanların arasında yaşıyorsunuz. Kaçmak isteseniz de kaçamıyorsunuz. Kürtsünüz. Kendinizi böyle tanımlamasanız, başkaları böyle tanımlıyor. Ama daha önemlisi siz busunuz ve nihayetinde siz de kendinizi böyle tanımlıyorsunuz. Böyle tanımlamak istiyorsunuz, ‘gerçeği’ yaşamak istiyorsun. Özgürce yaşamak istiyorsunuz.

Ama buna imkan yok.

Bir Kürt olarak adın, varlığın önce kabul edilmiyor. Aklının alamayacağı dolaylı yollarla kimliğini yaşamanı, kim olduğunu, varlığının en temelini sınırlandırıyorlar. Sonra, daha sonra, adın bir hakarete dönüşüyor. Birisi medeni davranmadığı zaman aynı ülkenin vatandaşı olduğun insanlar birbirlerine “Kürt müsün” diye sorarak aşağılamaya çalışıyorlar. Birisinin bir hakkı olmadığını ya da haksız olduğunu düşündüklerinde “Kürt!” diye haykırıyorlar. Daha sonra, kim olduğundan, geçmişinden bahsetmen gereken her anda; adında, tipinde, doğum yerinde, terörist olarak damgalanmakla karşı karşıya kalmak zorunda kalıyorsun. Bundan da kaçışın yok. Sadece sen – sen olduğun için nefret edilebilir birisin.

Asıl soru?

Sen Kürtsün ve bütün bunlarla karşı karşıyasın. Ve birileri senin için savaşıyor. Değil mi? Sonradan bir rant organizasyonuna dönüşmüş olduğunu düşünebilirsin, masum insanları öldürerek haksızlık yaptıklarını düşünebilirsin… Ama şu soruyla karşılaşınca ne yapacaksın: Eğer PKK olmasa benim, ben Kürt’ün sorunu bu ülkede konuşulur hale gelecek miydi? Kürt sorunu denecek miydi, Kürtlerin, milyonların varlığı kabul edilecek miydi, siyasi parti kurabilecek miydim, belediye başkanlıkları alabilecek, gizliden gizliye de olsa dilimi yaymak, kültürümü yaşamak için bir yaşam alanı yaratabilecek miydim? Kim olduğunu unutan çocuklarım, torunlarım böyle bir ‘gerçeğin’ var olduğunun farkına varacak mıydı, yoksa her şey unutulup gidecek miydi?

Hem Kürtlere hem Türklere sorarım…

Ve şimdi bu sorun artık çok daha açıkça konuşulmaya başlandı. Halkın karşısında olmayan, ‘gerçek’ kaset kayıtlarında MİT’in ve PKK’nın nasıl konulduğunu duyuyor ve çözüme doğru gidildiğini hissediyorsun. Hayat Güneydoğu’da daha normalleşmiş, Kürtlerin hakları ve varlıklarıyla ilgili devlet eliyle birkaç adım atılmış. Herkesin dilinde bir çözüm lafı, savaşı sonlandırma, terörü bitirme… Samimi ya da değil.

Ama burada da duralım.

Şimdi bir de Türk olduğunu düşün, ya da Kürt olarak düşün, kısaca insan olarak düşün: Peki bunca terörist; masumları, savaşmayanları öldüren insanlara ne olacak? Onlar affedilebilecek mi? Sadece niyetsiz zaiyat mı o insanlar? Bir kısmı öyleyse, hepsi öyle miydi? Hepsinin ölümünün suçlusu PKK olmasa da bir de böyle düşün.

Şimdi Kürtlerin vicdanen karşılaştıkları, karşılaşacakları sorun buna doğru gidiyor, evet Türkler ve Türkiye Devleti Kürtlerin haklarını ve gerçeklerini tanıma yolunda ilerliyor ama bu teröristleri cezalandırmadan bunu yapabilir mi?

Ve her Kürt şunu sormayacak mı: Eğer bu insanlar, terörist dahi olsalar, var olmasalardı, benim için savaşmasalardı benim varlığım bugün hala daha tehlike altında, adım bir hakeret, hayatım bir gerçeğin gölgesinde yaşanan bir yalan olmayacak mıydı?

Abdullah Öcalan ve diğer teröristlerin, terörist olduğunu düşünse bile, hangi vicdan kendi varlığı için savaşanları geride bırakacak? Ve bunu yaparsa ileride kendiyle nasıl hesaplaşacak?

PKKlı teröristlerin dağdan bir şekilde indirilebilir, yakalanabilir, öldürülebilir, ama ondan sonra ne olacak?

Her Türk’ün en büyük korkusu, Kürtlerin varlığını kabul etmekten de daha yaygın ve korkutucu olan, tam da bu değil mi: PKK’nın bir terör örgütü halinden çıkması ve bir direniş örgütü olarak kabul görmesi. Özünde, çoğunda böyle olsa bile. Ölenlerin anısının anlamsızlaşması. İnsanları öldüren bir örgütün demokrasi ve özgürlük için savaştığı söylenerek haklılaştırılması, yüceltilmesi, tarihe adil bir not olarak düşmesi. Gerçekten yanındaki terör notuyla birlikte böyle düşmesi gerekiyorsa bile.

Ve soru şu: Evet PKK içinde teröristlerin olduğu bir örgüt ve evet PKK aynı zamanda Türkiye’de Kürt varlığının tanınması, en azından konuşulabilmesi için savaştı. Bu durumda PKK ne, PKKlılar kim?

Ve Kürtler kendileri için savaşanları bırakmadan, Türkler de masum insanlarını, kardeşlerini, çocuklarını öldürenlerin haklarını, adaletlerini bulduklarını görmeden nasıl yola devam edecekler?

Elbette ben Kürtlerin nasıl düşündüğünü bilmiyorum. Elbette tüm Kürtler aynı düşünmez. Ama bu sorular yine de ‘gerçek’ değil mi? Hem Kürtler hem Türkler için bu sorular ortada değil mi, ve her geçen gün daha da yaklaşmıyor mu?

Herkesin kendisine bunu sorması gerekmez mi?

Ve evet Türkler ve Türkiye Devleti, ‘büyüklük’ yapıp, Kürtlerin hakkını PKKlı teröristlerin sonuna endekslemese ve sadece doğru olduğu için bu uğurda çabalasa ve elinden geleni yapsa…yine, eninde sonunda aynı sorulara dönmeyecek miyiz? Geçmişteki hatalardan, PKK ortaya çıkmadan önce Kürtler hakkında konuşmadığımız için Kürtlere kendileri hakkında konuşmak için demokratik bir ortam sağlamadığımız için kaynaklanan bu hatadan, artık geri dönüş var mı?

Kürtler ve Türkler, vicdanlarıyla hesaplaşmadan tam anlamıyla özgür olabilecekler mi?