Aralık, 2011 için arşiv

Belki bu bahsi geçen özgürlükle ilgili yazının herkesin kendisini ilgilendirmeyen her şeyi en az ‘siklediği’ yılbaşı öncesine gelmesi güzel bir tesadüftür. Öyle değil mi ya? Yeni yıl bana neler getirecektir bugünlerin sorusu, ama bizi ve hayatımızı aslen tanımlayan büyük olayların-kavramların yakınına uğramadan, bireysel olarak, sadece bizi etkileyeceğini düşündüğümüz iş, para, aşk, mutluluk, horoskop-ana-konusu burç-takipçisi-zihnin elemanlarıdır bizi düşündüren… Yeni yıla nerede gireceğimiz, 23.50’de, 00.30’da ne yapıyor olacağımız üzerine her şeyden daha fazla kafa yorduğumuz günler…

Yine de, üzerinden günler geçse de, ve bu günler Türkiye’de bir asır kapatan cinsten olsa da, ve zaten çok umursanmayan insanların en az umursadığı günlerde hiç-umursanmayan blogumdan da olsa yazacağım… Çünkü inanç meselesi… Bunun ne kadar önemli olabileceğini biliyoruz. (daha…)

İstisnasız hepimizin hissedarı olduğumuz, tabii aslında pek bir alakamızın olmadığı ve sözümüzün geçmediği bir şirket var. Ben buna DİN A.Ş diyorum. Siz isterseniz Diyanet İşleri Başkanlığı diyebilirsiniz.

Aslında vergi veren her vatandaş Türkiye’de genel olarak DEVLET A.Ş’nin hissedarı sayılmalı, dolayısıyla bu konu da incelenmeli, ama gelin bu seferlik sadece DİN A.Ş’ye bakalım.

Bu şirketteki hissenizi merak mı ediyorsunuz? Gelin hesaplayım. (daha…)

İlkokul yıllarım bir Türk’ün nasıl olur da tek başına başka milletten on askeri yenebileceğini düşünerek geçti. Ya da bu kadar zeki olan Türkler’in neden hiç bir yeniliği, makineyi icat edemediğini de anlamaya çalışırdım.

Bunları şimdi gayet ironik bir şekilde yazıyor olabilirim ama zamanında bunları tam anlamıyla, kelime anlamıyla düşündüğüme, hayal etmeye, gözümün önüne götürmeye çalıştığıma şüphe yok. Bu konuda yalnız olmadığımı da küçükken bir Türk askerinin gerçekten nasıl on Amerikan askerini yenebileceğini tartıştığımız arkadaşlarımdan biliyorum. Kelimesi kelimesine, bu ‘gerçeği’ demonstrasyon yolu ile kanıtlamaya çalışarak. (daha…)