Sevgi pıtırcığı bir insan değilim. Ama genel olarak insan seviyorum. Bu ne garip bir cümle demeyin. Kısaca insanı milletinden dolayı, güzelliğinden dolayı, zenginliğinden dolayı, ‘yaradandan’ ötürü sevenlerden değilim. İnsanı ‘insan’ olduğu için, ‘insan’ gibi davrandığı zaman sevenlerden de değilim. Sadece genel olarak insan denen bu varlığı seviyorum.

Ama ben de insanım, ben de milletler, o milletlerden gelenler arasında ayrım yapıyorum, önyargıyla yaklaşıyorum. Yine de bir şekilde hepsini seviyorum. Kimini tanıdıkça daha çok seviyorum. Bir Yunan’ı, Çinli’yi, İtalyan’ı, Yeni Zelendalı’yı, İranlı’yı tanıdıkça daha fazla sevdim. Aralarında yaşarken beni çıldırtan ve uzun bir süre görmek istemediğimi bana seli olarak beyan ettiren Hintlileri bile sevdim. Onların kimi zaman beni – neredeyse tıpkı bir Türk olmaktan dolayı Türklüğe ettiğim isyandaki şiddette – kendi baskıcı toplumlarına isyan ettirmelerine rağmen, bütün dünyaya örnek olacak nefretsizlikleri, affedicilikleri, mutlu olabilmenin bu kadar kolay gelmesiyle sevdim. Onlarcası hala arkadaşım.

Ama bir Kürtler var ki… Yazının devamını oku »

I agree with most of what Mustafa Akyol says in his article about Gençliğe Hitabe (Atatürk’s Address to Turkish Youth). To clarify my position, I believe it should still be taught in schools, but not as a text that someone vows to follow word by word. It definitely should not be on every classroom corner or preface of a textbook, however, it still can be taught within its historic context. It should and can be taught in the same matter the founding documents of USA or Magna Carta are taught (although it definitely does not hold the same significance or value), and it should not be used to further racist and/or nationalistic prejudices, in the same way the latter are not used to support slavery and/or serfdom.

But this is not the main issue at hand. Yazının devamını oku »

Açıkçası ölmüş kişilerin etrafında dönen olaylar üzerinde bile yorum yapmak zordur. İnsanlar bunu artık hayatta olmayanın kişiselliği üzerinden ve kendini savunamaması üzerinden algılarlar. Ancak benim hakkında konuşmak istediğim Lefter’den çok Lefter olayıdır.

Daha Can Dündar’ın 15 Ocak 2012 tarihli ‘Lefter teybi kapattırdı ve “Bunları yazma” dedi’ yazısından çok önce sosyal medyada yayılmaya başlamıştı. Genellikle Sabah gazetesinin 2005 tarihli bir haberi üzerinden 6-7 Eylül olaylarında başına gelenler, “Bakın işte çok değer verdiğinizi söylüyorsunuz ama bunu da yapmıştınız” minvalli sunumlarla etrafta dolaşmaya başladı. Yazının devamını oku »

PKK bitiriliyor… bitti… bu sene bitecek… bu sene bitmese en geç gelecek sene bitecek… sona geldi… köşeye sıkıştı… bu sefer…

Her gün yüzlerce değişik ses televizyonlardan, gazetelerden öyle bir fısıldıyor ki, bağırsalar insanın bu kadar dikkatini çekmez. Eh, artık yüzlerce insan buna inanınca PKK bitmediyse de bitmiş kadar oldu.

Buna sevinmek lazım değil mi? Öyle ya, yıllardır on binlerce insanın ölümüne yol açan (tabii bu ölümlerin tamamının PKK’nın günah hanesine mi yazılıp yazılmayacağı sizin bakış açınıza bağlı) bir terör örgütünden bahsediyoruz.

PKK öyle ya da böyle, niye ortaya çıktı (bu kısmı da istediğiniz gibi yorumlayabilirsiniz ama sonunda ilgili olduğu, bir bakıma imgesel olarak bağlı olduğu kısmı inkar etmek oldukça zor)? Kürt sorunu.

PKK bitince Kürt sorunu ne olacak?

Bırak Kürt sorununu Kürtlere ne olacak? Yazının devamını oku »

Belki bu bahsi geçen özgürlükle ilgili yazının herkesin kendisini ilgilendirmeyen her şeyi en az ‘siklediği’ yılbaşı öncesine gelmesi güzel bir tesadüftür. Öyle değil mi ya? Yeni yıl bana neler getirecektir bugünlerin sorusu, ama bizi ve hayatımızı aslen tanımlayan büyük olayların-kavramların yakınına uğramadan, bireysel olarak, sadece bizi etkileyeceğini düşündüğümüz iş, para, aşk, mutluluk, horoskop-ana-konusu burç-takipçisi-zihnin elemanlarıdır bizi düşündüren… Yeni yıla nerede gireceğimiz, 23.50’de, 00.30’da ne yapıyor olacağımız üzerine her şeyden daha fazla kafa yorduğumuz günler…

Yine de, üzerinden günler geçse de, ve bu günler Türkiye’de bir asır kapatan cinsten olsa da, ve zaten çok umursanmayan insanların en az umursadığı günlerde hiç-umursanmayan blogumdan da olsa yazacağım… Çünkü inanç meselesi… Bunun ne kadar önemli olabileceğini biliyoruz. Yazının devamını oku »